Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… İki çocuklu bir hanenin bir kızı ve bir de oğlu varmış. Bu hanenin kızı, çocukların küçük olanı imiş. Oğlu ise bu hanenin ilk çocuğu imiş. Kız çocuğun herhangi bir sağlık sorunu yok iken, erken çocuğun ise ayakları onu yürütmek için yeterli gelmiyormuş.
Bu kendisine dert etmeyen erkek çocuk her koşulda içinde bir yürüme hissiyatı taşıyormuş. Bunu dillendirmese de içinde buna her zaman bir yer buluyormuş. Her şeye rağmen mutlu olan erkek çocuk, anne babası ve kız kardeşi hoşça vakit geçiriyormuş. Kız kardeşi ve anne babası da her zaman ona destek oluyormuş.
Zaman, hızlı bir şekilde geçip gidiyormuş. Günler haftaları, haftaları ayları, aylar da yılları kovalayıp duruyormuş. Günlerden bir gün, akşam saati olmuş ve erkek çocuk yatağına uzanıp derin bir uykuya dalmış. Çocuk kendisinin yürüyebilmesi için hayat ağacını bulması gerektiği yönünde bir rüya görmüş. Çok kan ter içinde birdenbire uyanmaya başlamış.
Gece güne kavuşmuş ve sabah oluvermiş. Erkek çocuk, büyük bir heyecan içinde anne ve babasına görmüş olduğu rüyayı anlatmış. Çocuk oldukça heyecanlı imiş ve görmüş olduğu rüyadan oldukça etkilenmiş bir haldeymiş. Anne ve babasında hayat ağacını bulmalarını istemiş. Anne ve babası, ne yapacaklarını bilmeden çocuğun bu isteğini kabul etmişler.
Aradan günler geçmiş. Çocuk, her gün anne ve babasına hayat ağacını sormaya başlamış. Anne ve babası, hayat ağacını aramaya devam ettiklerini söylemişler. Çocuk, her gün almış olduğu bu cevap karşısında hiçbir şekilde ümidini kaybetmemiş. Bir gün bu rüyanın gerçek olacağına tam manasıyla inanmış ve umutla beklemeye devam etmiş.
Çocuk, bir gün uykuya daldığı sırada yine bir rüya görmüş. Rüyasında bir meleğin onu hayat ağacına götürüp ellerinden tutup kaldırdığını görmüş. Hayat ağacının etrafında koşuşturan çocuk, hayat pınarından kana kana su içmiş. Sabah güneşi pencereye vurmuş ve çocuk uyanıvermiş. Ayaklarını hisseder olmuş ve kendi başına ayağa kalkmaya çalışmış. Ayaklarının üzerine basan çocuk yürümeye başlamış ve bir daha tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duymamış.