Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir pastanede bulunan pastalar, kurabiyeler arasında kalpli kurabiyeler de bulunuyormuş. Çok tatlı olan bu kurabiyeler aynı zamanda çok da güzel görünüyorlarmış. Tepside bulunan onlarca kurabiyeler arasında ise pastane sahibinin hiç bilmediği bir yarış varmış. Onların en büyük isteği bir an önce kendilerini küçük bir çocuğun alarak yemesiymiş. Böylece bu dünyadaki yolculuklarını tamamlayacak ve küçük bir çocuğun büyümesine yardımcı olacaklarmış.
Pastacı kendilerini yapmasının ve vitrine yerleştirmesinin üzerinden saatler geçmiş. Pastaneye bir sürü insan girip çıkıyor ve çeşitli pastalar alıyorlarmış. Bazı yetişkinler onları incelese de alan olmamış. Zaten onları küçük bir çocuğun almasını istiyorlarmış. Kalpli kurabiyeler kendi aralarında konuşuyor ve iddiaya giriyorlarmış. Hepsi önce beni alacak ve yiyecekler diye düşünüyormuş. Onlar böyle düşünürken pastanenin vitrinini izleyen küçük bir çocuk görmüşler. İşte demişler bu çocuk bizi alacak ve yiyecek. Ama çocuk çok hüzünlü görünüyormuş ve bir türlü de içeri girmiyormuş.
Küçük kız kalpli kurabiyelere öyle iştahlı bakıyormuş ki pastaneci dayanamamış dışarı çıkmış küçük kızın yanına gitmiş. “Yavrum benim içeri girip kurabiye yemek ister misin?” diye sormuş. Küçük kız cevap vermiş: “Giremem efendim benim param yok kurabiye alamam ama kızmazsanız biraz daha bakmak istiyorum onlara çok güzeller.”
Küçük kızın bu sözleri pastaneciyi çok üzmüş. “Senden para isteyen mi var küçük kız ben sana ikram edeceğim kalpli kurabiyeleri. Zaten onları senin gibi küçük çocuklar için yaptım” demiş. Küçük kız çocuğu pastanecinin bu sözlerinden çok mutlu olmuş.
Kalpli kurabiyeleri yiyecek olmanın mutluluğu ile daha fazla itiraz etmemiş. İçeri girmiş ve pastanecinin gösterdiği masaya oturmuş. Pastaneci de tepsideki kalpli kurabiyelerin bir kısmını tabağa koymuş ve küçük kızın önüne koymuş. Zaten karnı çok aç olan küçük kız önüne koyulan bütün kalpli kurabiyeleri yemiş ve onun gibi yediği kurabiyelerde çok mutlu olmuşlar. Tepside kalan kurabiyeler üzülüyorlarmış ama onların üzüntüsü de pastanecinin kalan kurabiyeleri bir kutuya koyarak küçük kıza vermesi ile son bulmuş.